Otizm Spektrum Bozukluğu nedir?

Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) olarak bilinen durum ilk kez 1943 yılında Kanner tarafından iletişim ve ilişki kurmakta güçlük, göz temasında kısıtlılık, zamirlerin karıştırılması, söyleneni tekrar etme (ekolali), değişime karşı direnç, renk, koku, kıvam vb. durumlara aşırı hassasiyet, amaçsız tekrarlayıcı hareketlerle, tanımlanmış nörogelişimsel bozukluklardan birisidir. Nörogelişimsel bozukluk dediğimizde anlaşılması gereken ise sıklıkla erken çocukluk çağında başlayan ve bu bireylerde bireysel, toplumsal, eğitsel veya uğraşsal sorunlara yol açan ve ömür boyu sürme ihtimali olan gelişimsel yetersizlik olarak tanımlanabilir.

Otizm Spektrum Bozukluğu Neden(leri) nedir?

Başta söylenmesi gereken şey bunun tek bir nedenle açıklanamayacağı, pek çok nedenin etkileşmesi sonucu gelişen bir durum olduğudur. Genel olarak muhtemel nedenlerinden bahsetmek gerekirse beyin yapısında, beyindeki bağlantılarda, genetik farklılarla ve çevresel durumların hepsinin bir araya gelerek etkileşmesi sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir. Bununla birlikte burada söylenmesi gereken en önemli durum OSB’nin anne baba tutumları sonucu ortaya çıkmadığıdır.

Otizm Spektrum Bozukluğu belirtileri nelerdir?

Ailelerin en dikkat etmesi gereken belirtiler, seslenince ismine bakmama, karşılıklı gülümsemenin olmaması, göz temasında kısıtlılık/yetersizlik, kucağa alınma konusunda isteksizlik, kucağa alındığında rahatlayamama, başka kişilerle (anne- baba dahil)-çocuklarla oynama isteğinde azlık, bazı nesnelere karşı aşırı ilgi, tekrarlayıcı oyunlar, kendi etrafında dönme, el/kol çırpma, parmak ucunda yürüme gibi anlamsız tekrarlayıcı hareketler, dönen cisimlere karşı aşırı ilgi (örneğin çamaşır makinesini izleme), kendisine söylenen kelimeleri tekrar etme, tek düze ses tonu gibi belirtiler otizmden şüphelenilmesi gereken belirtilerdir. Bunların dışında söyleneni anlamama, sanki başka bir dünyadaymış gibi gözükebilirler. Kısıtlı bir yüz ifadesi, ebeveynle iletişim kurmakta kısıtlılık önemlidir. Önemli olan bir konu olan ve bize geç gelinmesinde sık duyduğumuz bir neden de “erkek çocuk geç konuşur, babası da geç konuşmuş” diyerek bu çocukların çocuk ve ergen psikiyatrisine daha geç getirilmeleri sonucu geç tanı almaları sonucunda tedavi ve eğitimlerine geç başlanmalarıdır.

Dikkat edilmesi gereken önemli noktalar

Otizm tanısı Çocuk ve Ergen Psikiyatristleri tarafından konan bir tanı olup, eğer ki en ufak bir şüphe varsa kimseyi dinlemeden çocuğun bir çocuk psikiyatristine götürülmesi uygun olacaktır. Ağır otistikler çok daha hızlı tanınırken, eğitim ve tedavi sürecinden en fazla fayda görmesi muhtemel olan hafif otistiklerin tanısının geç konması uzun dönemli gidişatı büyük olasılıkla olumsuz etkileyecektir. Özellikle annelerin çocukla ilgili duydukları şüphenin yapılan çalışmalarda anneyi %80 doğruladığı düşünülürse vakit kaybetmemek en doğrusu olacaktır.