İletişim karmaşık bir süreç olup, temelinde canlılar arasında bir mesajın diğerine iletilmesi olarak tanımlanabilir. İnsanlarda ise iletişim daha karmaşık olup dil, konuşma ve sözsüz iletişimi içerir.
Dil ise insanlara özgü bir iletişim biçimidir. Dilin kendisi oldukça karmaşık yapıda ve kuralları olup, gözlenmesi mümkün olmayan duygu, düşünce gibi soyut olayları bir başkasına iletme biçimidir. Yazılı, sözel veya işaret dili olarak sınıflandırılabilir.
Konuşma ise dilin en fazla kullanıldığı şekli olup, birtakım seslerin veya fonemlerin, havanın titreşimini içinden geçtiği ses telleri, ağız, diyafram ile diş, dil, damak, dudak gibi yapılarla biçimlendirilen ve o topluluğun üzerinde anlaştığı dilin kurallarına göre telaffuzudur.
Normal dil gelişim süreci: Yaşamın ilk 1 yılından sonra dikkat edilmesi gereken kritik noktalar tanımlanmıştır. Normal gelişim içinde 1-1.5 yaş civarında bir çocuğun 10-50 civarında kelimesinin olması ve konuşma içeriğinin %20-25’inin başkalarınca da anlaşılması beklenirken, kendine has jargon ve ara ara olan ekolali (bir başkasının söylediğini çocuğun aynı şekilde tekrarlaması gibi düşünülebilir) dikkat çeker. İki yaş civarında ise 50 civarında kelimesinin olması, 2 kelimeli cümlelerin başlaması ve konuşma içeriğinin %60-70’inin başkalarınca anlaşılması beklenir. Bu dönemde jargonlar oldukça azalır. 2-2.5 yaş aralığında kelime dağarcığında nispeten hızlı bir artış olur ve bu dönemdeki çocuklarda 400 civarında kelime bilgisine sahip olmaları beklenir. İki-üç kelimeli cümle kurabilir, zamirleri doğru şekilde kullanmaya başlar ve ekolali azalır. 2.5-3 yaş aralığındaysa 3-5 kelimeli cümleler kullanabilir, çoğulları anlayıp kullanır. Geçmiş zamanı doğru şekilde kullanmaya başlar, yaşını ve cinsiyetini bilir ve doğru olarak söylerken, konuşmasının %80-90’ının başkalarınca anlaşılır olması beklenir. 3-4 yaşlarında ise soru sormaya başlayabilir, 3-6 kelimeli cümleler kurabilir, konuşmasının neredeyse tamamı anlaşılabilir. 4-5 yaşlarındaysa 6-8 kelimeli cümleler kurabilir (Toppelberg ve Shapiro 2000).
Dil Bozukluğu: DSM-5 dil bozukluklarını, dili kavrama ve kullanmanın çeşitli biçimlerinde (konuşma, yazma, işaret vb)kendini gösteren anlama ya da konuşmaya ait güçlüklerin bir ya da her ikisinin bir arada olması olarak tanımlamıştır. (American Psychiatric Association 2013). İfade edici dil bozukluğunda çocuklar söyleneni anlamakla birlikte, fikir ve duygularını dile uygun şekilde dile getirmekte zorlanırlar. Alıcı dil bozukluğunda ise dildeki mesajları anlamakta zorlanırlar. Hem alıcı hem de ifade edici dil problemi olan çocuklar ise hem iletilmeye çalışılan mesajları hem de kendi vermek istedikleri mesajları vermekte zorlanırlar.
Dil bozukluğu olan çocuklar genelde yaşıtlarına göre geç konuşur ve genellikle geç cümle kurarlar ve kurdukları cümleleri daha kısadır. Gene bu çocuklar dil bilgisi kullanımında da sorun yaşayabilirler, örneğin geçmiş zamanla, şimdiki zamanı karıştırabilirler, uzun cümleleri anlamakta sorun yaşayabilirler, isteklerini anlatma konusunda sıkıntıya girebilirler. Sohbet etmekte sorun, hitabette sıkıntıya girebilirler.
Ses Söyleme Bozukluğu: Ses söyleme bozukluğu olan çocuklar, tekil sesleri ve ses dizilerini yetersiz planlama ve kontrol nedeniyle veya ağız ve ağız yapılarının yetersiz koordinasyonu nedeniyle tam veya uygun şekilde çıkaramazlar. Genelde aile yüklülüğü göze çarpar. Gene bu çocuklarda daha kolay çıkardıkları sesi söylemeye yönelme gözlenir.
Kekemelik: Kekemeliğin temel özelliği kişinin yaşına uygun olmayan bir biçimde konuşmanın akıcılığı, ritminde veya zamanlamasında sorun yaşanmasıdır. Kekeleme sırasında hece tekrarları veya kelime tekrarları gözlenir bazen kelime tamamen bloklanır. Bu durum kişide kaygı ve gerginlik yaratabilir, konuşmaktan kaçınma gözlenebilir.